الإباحة
للحاكم أن
يقول للمدعي
عليه احلف قبل
أن يسأله
المدعي
40- Davacı Taraf istemeden
Hakim'in Davalı Taraf'ın Yemin Etmesini istemesi
وذكر اختلاف
ألفاظ
الناقلين
لخبر أشعث بن
قيس في ذلك
[ 5991 ]
أخبرنا هناد
بن السري عن
أبي معاوية عن
الأعمش عن
شقيق عن عبد
الله قال قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من حلف
على يمين هو
فيها فاجر
ليقطع بها مال
امرئ مسلم لقي
الله وهو عليه
غضبان فقال
الأشعث في
والله كان ذلك
كان بيني وبين
رجل من اليهود
أرض فجهدني
فقدمته إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال لي
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم ألك بينة
فقلت لا فقال
لليهودي احلف
فقلت والله
إذا يحلف فيذهب
حقي فأنزل
الله تعالى إن
الذين يشترون
بعهد الله
الآية قال أبو
عبد الرحمن
فاتني من هذا
الحديث حرف
فيما أعلم ولا
أقف عليه ولا
نعلم أحدا
تابع أبا
معاوية على
قوله فقال
لليهودي احلف
[-: 5948 :-] Abdullah (b. Mes'ud)
anlatıyor: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Her kim Müslüman
birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse Allah o kişiyi öfkeli
bir halde huzuruna alır" buyurdu. Abdullah'tan bunu duyan Eş'as b. Kays da
dedi ki: Valiahi bu söz benim hakkımda söylenmiştir. Yahudinin biriyle bir
tarla sorunumuz vardı. Yahudi tarlada olan hakkımı inkar edince onu Allah
Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)'e şikayet ettim. Allah Resulü (sallallahu
aleyhi ve sellem) bana: "Bu konuda kanıtın var mı?" diye sorunca,
ben:
"Hayır, yok"
dedim. Bunun üzerine Yahudiye: "O zaman tarlada onun hakkı olmadığına dair
sen yemin et" buyurdu. Ben: "Yahudi yemini eder ve tarlayı alır"
dediğimde:
"Allah'a karşı
verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte
bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak,
onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap
vardır" (AI-i imran 77) ayeti nazil oldu.
Nesai der ki: Bildiğim
kadarıyla rivayette cümlenin biri eksiktir, ancak manayı etkileyecek kadar
önemli değildir. Allah Reswü'nün (s.a.v.) Yahudiye: "Yemin et"
demesini ise Ebu Muaviye dışında zikreden başka birini bilmiyoruz.
Sonraki iki hadis ile
10945, 10996 ve 10997. hadislerde yine gelecektir. - Tuhfe: 158.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2356, 2416, 2515, 2666, 2669, 2673, 3676, 4549, 6669, 6676, 7183,
7445), Müslim 138 (220, 221, 222), Ebu Davud (3243, 3621), İbn Mace (2322),
Tirmizi (1269, 2996), Ahmed, Müsned (21837), Tahavi, Şerh Müşkili'!-Asar (442,
443, 5930) ve İbn Hibban (5086) rivayet etmişlerdir.
أخبرنا
الهيثم بن
أيوب قال ثنا
يحيى بن زكريا
عن الأعمش عن
شقيق قال قال
بن مسعود قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من حلف
على يمين
يقتطع بها
مالا وهو فيها
كاذب لقي الله
وهو عليه
غضبان
وتصديقه في كتاب
الله عز وجل {
إن الذين
يشترون بعهد
الله وأيمانهم
ثمنا قليلا
أولئك لا خلاق
لهم في الآخرة
} قال فجاء
الأشعث بن قيس
قال ما يحدثكم
أبو عبد
الرحمن قلنا
كذا وكذا قال
صدق والله
لأنزلت في وفي
فلان كانت
بيني وبينه خصومة
فقال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
شهودك أو
يمينه قلت إذا
يحلف قال من
حلف على يمين
يقتطع بها
مالا وهو كاذب
لقي الله وهو
عليه غضبان
فأنزل الله
هذه الآية قال
أبو عبد الرحمن
تابعه منصور
بن المعتمر
[-: 5949 :-] Şakik bildiriyor: ibn
Mes'ud dedi ki: Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Her kim, Müslüman
birinin malını elde etmek için yalan yere yemin ederse Allah o kişiyi öfkeli
bir şekilde huzuruna alır. Bunun da dayanağı:«Allah'a karşı verdikleri sözü ve
yeminlerini az bir bedelle değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir
payı yoktur. Kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve
onları temize çıkarmayacaktır. Onlar için acı bir azap vardır»" (AI-i
imran 77) ayetidir." Bu arada Eş'as b. Kays yanımıza geldi ve: "Ebu
Abdirrahman sizlere ne anlatıyor?" diye sordu. Biz: "Şöyle şöyle
dedi" karşılığını verdik. Bunun üzerine Eş'as dedi ki:
Valiahi doğruyu
söylemiş. Zira bu ayet benimle filan kişi hakkında nazil olmuştur. O adamla
aramızda bir dava vardı. Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bana:
"Ya haklı olduğuna dair şahit getirirsin ya da hasmm yemin eder"
buyuruncaı ben:
"O zaman adam
çekinmeden yemin eder!" dedim. Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem)
de: "Her kim Müslüman birinin malını elde etmek için yalan yere yemin
ederse Allah o kişiyi öfkeli bir şekilde huzuruna alır" buyurdu ve
ardından söz konusu ayet nazil oldu.
Tuhfe: 158.
أخبرني محمد
بن قدامة قال
ثنا جرير عن
منصور عن أبي
وائل قال خرج
علينا الأشعث
بن قيس قال كان
بيني وبين قوم
خصومة
فاختصمنا إلى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال
شاهداك أو
يمينه فقلت
إذا يحلف ولا
يبالي فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم من حلف
على يمين
ليستحق فيها
مالا وهو فيها
فاجر لقي الله
وهو غضبان
فأنزل الله
تعالى تصديق
ذلك إن الذين
يشترون بعهد الله
وأيمانهم
ثمنا قليلا
الآية
[-: 5950 :-] Ebu Vail anlatıyor:
Eş'as b. Kays yanımıza çıkıp dedi ki: Bir toplulukla aramda bir husumet vardı.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in huzurunda davalaştığımızda Allah
Resulü (sallallahu aleyhi ve sellem): "Ya haklı olduğuna dair şahit
getirirsin ya da hasmm yemin eder" buyurdu. Ben: "O zaman adam
çekinmeden yemin eder!" dediğimde Allah Resulü (sallallahu aleyhi ve
sellem) de:
"Her kim başkasının
malını elde etmek için yalan yere yemin ederse Allah o kişiyi öfkeli bir
şekilde huzuruna alır" buyurdu. Yüce Allah da bunu tasdik mahiyetinde şu
ayeti indirdi: ''Ailah'a karşı verdikleri sözü ve yeminlerini az bir bedelle
değiştirenlere gelince, işte bunların ahirette bir payı yoktur. Kıyamet günü
Allah onlarla konuşmayacak, onlara bakmayacak ve onları temize çıkarmayacaktır.
Onlar için acı bir azap vardır." (AI-i imran 77)
Tuhfe: 158.
على
من اليمين
41- Yemin Etmesi
Gereken Taraf
أخبرنا محمد
بن عبد الأعلى
قال ثنا خالد
قال ثنا بن
جريج قال سمعت
بن أبي مليكة
قال أرسلت إلى
بن عباس فذكرت
له قال قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم لو أعطي
الناس
بدعواهم
لادعى ناس
دماء رجال
وأموالهم
ولكن اليمين
على المدعى
عليه هذا قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم
[-: 5951 :-] ibn Ebi Muleyke bildiriyor:
Yemin konusunu sormak üzere ibn Abbas'ın yanına gittiğimde bana Resulullah
(sallallahu aleyhi ve sellem)'in: "Şayet insanlara sadece iddialarına göre
hak verilecek olsaydı bazılan birilerinin kanı ve malında hak iddia etmeye
başlardı. Fakat davalı tarafın yemin etmesi gerekir" buyurduğunu bildirdi.
Tuhfe: 5792.
Diğer tahric: Hadisi
Buhari (2514, 2668, 4552), Müslirri 1711 (1, 2), Ebu Davud (3619), İbn Mace
(2321), Tirmizi (1342), Ahmed, Müsned (3188) ve İbn Hibban (5082, 5083) rivayet
etmişlerdir.